Sığırlarda bacakların topuk ekleminin altında kalan bölümü “ayak”
diye adlandırılır. Ayak bölgesi problemlerine bağlı olarak ortaya çıkan ağrının
beyinin hipotalamus ve hipofiz sistemlerini bloke etmesiyle ineklerde; süt
veriminin azalması, canlı ağırlık kaybı, seksüel sikluslarında düzensizlik, döl
verimi kayıpları nedeniyle damızlıktan çıkarılmaya varan sorunlar
yaşanabilmektedir.
Ayak; deri ve yumuşak dokular ile boynuzsu tabakayla kaplı olan tırnak kısımlarından meydana gelir. Hayvanın canlı tırnak boynuzumsu kapsülü; tırnak içerisindeki canlı dokunun dış tabakasındaki hücrelerin farklılaşması ile oluşur ve tırnağın canlı kısımlarını korumanın yanı sıra ağırlığı taşıyan ayakkabı görevini görür.
Tırnak ön duvarından, tabandan ve ökçelerden düzenli olarak uzar.
Bu uzama normal olarak ayda; tırnak ön duvarında 5-13 mm, tabanda ise 3-5 mm
kadardır.
Ağırlığın
Taşınması; Sığırlarda ağırlığın taşınması tırnağın dış
kenarı ve ökçeler üzerinde olur (A-işaretli kısım), tırnağın iç kısmı ağırlığın
taşınmasına iştirak etmez(B-işaretli kısım). İyi beslenen yani kan akımı normal
olan ve normal özelliklerini koruyan bir tırnakta bu işlem tırnak canlı kısmı içerisindeki
kan damarlarının, kan dolarak bir amortisör görevi görmeleriyle sağlanılmaktadır.
Tırnağın boynuzsu kısmında nem oranı; % 14-20, altındaki canlı
dokuda ise % 15-30 olmalıdır. Nem oranı % 15’ den az olduğunda kuru tırnak, % 30’dan
fazla olduğunda ise yumuşak tırnak olarak değerlendirilir. Kuruluk canlı
dokunun sıkışması ve tırnağın kırılganlığının artmasına neden olur.
Devamlı
olarak ahırda barındırma, asitli rasyonlarla besleme (melas, küspe, vb.), aşırı
besleme, ahır zeminin sürekli ıslak olması gibi nedenler tırnağın yumuşamasına
ve çabuk uzamasını sağlar. Bağlı veya hareketsiz kalan hayvanların tırnaklarında
aşınma olamayacağında düzenli olarak uzayacaktır.
Tırnağın
aşırı uzaması, kırılması, bozuk (deforme) tırnak yapılarının meydana gelmesi, vücut
ağırlığının tırnağın taşınma yüzeylerine dengeli aktarılmasını menfi yönde
etkiler ve bunun sonucunda tırnaktaki canlı doku hasar görür. Hasara bağlı
topallık meydana gelir.
Ayağın yumuşak ve sert dokularında yaralanma, incinme ya da
mikropların bulaşması ile oluşan hastalıklar ayak hastalığı olarak tanımlanır.
Bunlar kabaca; boynuzsu tırnak, tırnağın boynuzsu tırnak içerisindeki canlı
dokusunun, tırnak üzeri ve parmaklar arası derisinin hastalıkları, ayak bölgesindeki
kiriş, kemik ve bağların hastalıkları olarak ayrılabilirler.
Ayak sağlığı
sorunları olmadığı düşünülen entansif olarak yetiştirilen sığırların tırnakları
üzerinde yapılan çalışmalarda, gizli laminitis oranın % 20 civarında olduğu
ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Tüm hastalıklarda olduğu gibi ayak hastalıklarını
da tedavi etmek masraflı ve çok zordur. En etkili tedavinin hastalıktan koruma
olduğu her zaman benimsenmelidir.
Amerika
Birleşik Devletlerinde yapılan çalışmalarda bir inekte görülen ayak hastalığının
işletmeye maliyetinin yaklaşık 480 $ olduğu ortaya konmuştur.
Uzun süreli
olgularda hastalığın şiddetine bağlı laktasyon sürecinde % 20’ lere varan et ve
süt kaybı oluşmaktadır.
İnce öğütülmüş
tane yemler, alışık olmayan yemler, ani yem değişiklikleri, rasyondaki
dengesizlik, asitli rasyonlarla besleme (melas, küspe, vb.), aşırı besleme,
kalsiyum, çinko, bakır, iyot, selenyum gibi mineral maddeler ve metionin,
sistein gibi kükürtlü amino asitlerin eksikliği ve sıcaklık stresi ayak hastalıklarına
yol açabilir.
Tahıl
veya konsantre yemlerin fazla verilmesi, rasyonda yapısal etkili kaba liflerin
az olması veya kaba yemlerin lezzetsiz yada kalitesiz olması nedeniyle hayvanın
konsantre yemleri seçerek yemesi sonucunda işkembedeki asidite artar. Rumende tükürükle
tamponlanamayacak katar artan asidite, bağırsak hareketleriyle kalın bağırsağın
son bölümlerine kadar gider. Kalın bağırsakta ki asit ortam sebebiyle dışkı sümüksü,
cıvık, köpüklü ve kabarcıklı bir hal alır. Dışkıyı bu formda gördüğümüzde
topallık sorunu başlamış demektir.
Rumende oluşan asidoza bağlı sindirim sistemindeki
mikrofloranın bozulması ile birlikte endotoksin salınmaktadır. Salınan
endotoksin histamin artışına, histamin artışı da damarlarda genişlemeye sebep
olmaktadır. Buna bağlı dokularda ödem oluşumu, damar hasarı ve keratin
sentezinde azalma meydana gelir. Bu zincirleme reaksiyon sonucunda da
aksama-topallık şekillenir.
Sürü içerisinde zorbalık yapan hayvanlara karşı
tedbir alınmalıdır.
Ayak sorunlarının önlenmesi ve yönetilmesi için
işletmedeki tüm sağmal hayvanlar; ayak-bacak ve hareketlilik (lokomosyon )
yönünde skorlanmalı ve yapılan teşhis ve tedaviler günlük olarak kayıt
edilmelidir.
Şap gibi salgın ve bulaşıcı hastalıklara karşı tedbir
alınmalıdır.
Ayak hastalıklarının hazırlayıcısı olan barınaklarda
idrar, dışkı ve çamur birikintilerine izin verilmemelidir.
Dışkı-idrar ile temasın azaltılması bakımından,
zeminde düz betondan ziyade oluklu ve/veya ızgaralı zemin sistemleri tercih
edilmelidir.
Ayak bakım ve tedavi malzemelerinin her kullanımdan
sonra temizliği ve dezenfeksiyonu yapılarak malzeme kaynaklı bulaşma
(kontaminasyon) önlenmelidir.
3 aydan büyük sığırlar mümkünse beslenme ve hareket
amaçlı çayırlara salınarak ayak/tırnak ve bacak yapısı geliştirilmelidir.
Ayak ve tırnak bakımı; belli bir eğitimden geçmiş,
sabırlı, hayvanları seven ve hoşgörülü davranan, yeterince güçlü kişilerce,
hayvanların sabitlenebildiği bir düzenekte yapılmalıdır.
“Hayvan Refahında 5 Temel Hak” kuralına uyulmalıdır.
Ayak hastalıkları görülen sürülerden hayvan
alınmamalıdır.
İşletmede
veteriner hekiminizin ayak hastalıklarına karşı hazırlamış olduğu bir korunma
planı olmalıdır.
Sığırlarda
tırnak bakımında uyulması gerekli olan kurallar:
Sığırların
barınak içindeki yürüyüş ve duruşları sık sık gözlemlenerek, tırnak sorunu
olanlara vakit kaybetmeden müdahale edilmelidir. Yaklaşık % 7-8 damızlıktan
çıkarılma sebebi olan tırnak sorunlarının asgari düzeylerde tutulabilmesi için;
Hayvanların
rahat hareket edebilecekleri yarı-açık ahırlar tercih edilmelidir.
Ahır zemini; mümkün olabildiğince temiz ve kuru
olmalı, aşırı yumuşak veya aşırı sert tabanlardan kaçınılmalıdır.
İnekler keskin kenarlı, batıcı, düzensiz ve bozulmuş
zeminlerde yürütülmemelidir.
Yatak yerleri konforlu olmalı, duraklarda hayvanın
dinlenme süresini uzatmak için sap, kauçuk yatak, talaş, kum gibi yumuşak
altlık kullanılmalıdır.
Tırnağın doğal yapısının korunması ve uzayan
kısımlarda aşınmanın sağlanabilmesi için hayvanlara; padok içerisinde,
sağımhaneye gidiş-gelişle veya merada günlük 800 - 1200 metrelik bir yürüyüş
imkanı sağlanmalıdır.
Sivri-uzun, küt, yayvan-geniş, dolgun, kavisleşen,
burulmuş, makasvari ve ayrık tırnak gibi ayak ve bacak yapısı genetik olarak
kusurlu hayvanlar, seleksiyonla (sürüden çıkarma, ayak-bacak puanı yüksek olan
boğa kullanmak vb) sürüdeki varlıkları azaltılmalıdır.
Hayvanların durdukları bağlama/dinlenme zemini,
gübrelik ve idrar kanalına doğru eğimi ile idrar kanalının gübre çukuruna doğru
eğimi % 1-2 olmalı,
Hayvanların dışkılama sırasında arka kısımlarının
gaita ile bulaşmasının önlenmesi için, bağlama yeri ön–arka mesafesi ırk
özelliği ve hayvanın cüssesi gözetilerek gençlerde 135-140 cm, erişkinlerde 175
- 200 cm olmalıdır
Arka ayak ökçeleri hizasında başlayan idrar-dışkı
kanalı, uygun genişlik ve eğimde olmalı, hayvanların ayaklarının kayıp içine
girmemeleri için, araları çok geniş olmayan ızgaralarla örtülmelidir. Zeminde
her türlü ıslaklığın (idrar, gaita vb.) giderilerek hayvanlar azami ölçüde
korunmaya çalışılmalıdır.
Padok
veya mera dönüşünde, hayvanların ayakları taziyikli suyla yıkanıp temizlenmeli
parmaklar arasına sıkışabilecek sert ve batıcı cisimler yönünden kontrol
edilmelidir.
görünümde
bölge battikon gibi iyotlu bir ilaç sürüldükten sonra üzerine sprey tarzı
bir antibiyotik püskürtülerek hayvan bol altlıklı (25-35 cm kalınlıkta) bir
bölmeye alınmalıdır.
Ayak
Banyosu; ayak ve tırnak sağlığını korumak, tırnağın dayanıklılığını artırmak ve
ayak hastalıklarını tedavi etmek amacı ile hayvanların yürütülerek içinden
geçirildikleri veya bir süre içinde tutuldukları, içi antiseptikli su konulan
havuzlar veya ayak duşu ile yapılan temizlik ve asepsi işlemleridir.
Ayak
banyolarından birincisi, yürüyüş halinde içinden geçebilecekleri, banyo havuzu
3 m boyunda, 70-120 cm eninde ve 15 cm derinlikte yapılır. Taban kısmı eğimli
yapılır ve bir tahliye deliği bırakılır. Havuzun tabanın oluklu biçimde yapılması,
tırnaklardaki pisliklerin mekaniksel temizliğine yardımcı olunması açısından yarar
sağlar. Banyodan geçirdikten sonra, hayvanların bir müddet için kuru zemin
üzerinde tutulmalıdır.
Diğer bir yürüyerek geçilen banyo şeklinde ise iki banyo yer alır.
Birinci banyo ayakların temizliği için sadece su ihtiva eder. İkinci banyoda
ise antiseptikli su bulunur.
Banyo
havuzlarının içerisine % 5 - 10 ’luk göz taşı (bakır sülfat), % 5 - 10 Çinko sülfat
veya bu amaçla kullanılmak üzere ruhsatlandırılmış solüsyonlar prospektüsüne
uygun doldurulur.
Ayda en
az iki kez ayak banyosu yaptırılmalıdır. Mümkünse ineklerin sağımhane giriş
veya çıkışında % 4 lük bakır sülfat (göztaşı) veya haftada 4 gün % 2 bakır sülfat
çözeltisine düzenli olarak basmaları sağlanmalıdır. Ya da banyo amaçlı ayak duşu
kullanılmalıdır. Duştan sonra ayağına dezenfektan püskürtülmelidir. Uygulanan işlemlerin
etkinliği ve istenmeyen herhangi bir yan etkinin olup olmadığı kontrol
edilmelidir.
Ayak
banyolarının uygulanmasında şu hususlara dikkat edilmelidir:
Hayvanların
banyo suyunu içmemeleri için önceden sulanmış olmaları gerekir,
Banyo
ilaçlı suyunun tırnak üzeri kısımlarda deriyi etkilememesi için ilaçlı su yüksekliğinin
8 - 10 cm’ den fazla olmamasına dikkat edilmelidir,
Buharlaşma
ile su kaybı nedeniyle ilaç yoğunlaşması oluşacağı göz önüne alınarak, ilaç
etkisi kaybolmayacak, ancak zarar vermeyecek su ilavesi yapılmalıdır
Kaynak: tarim.gov.tr
İNCE BİLGİLER YAZANDAN ALLAH RAZI OLSUN
YanıtlaSilELLERİ DERT GÖRMESİN