Ankara
tavşanı, diğer adıyla Angora tavşanı, uzun ve yumuşak tüyleriyle tanınır. Ankara keçisi ve
kedisiyle birlikte safkan tavşanlar, Ankara ilinden tüm dünyaya yayılmışlardır.
Kökeni Ankara olan Ankara tavşanı, tarih boyunca Galatlar, Frigler ve daha
sonra İngiliz denizcileri tarafından Fransa ve İngiltere’ye
götürülmüştür. 1700’lü yıllardan sonra Anadolu’da görülmemiştir. Kökeni Anadolu
olmasına karşın Türkiye’de nesli tükenmiştir. Yüzyıllar sonra Türkiye'ye
yeniden getirilmiştir.
1700'lü
yıllarda Avrupa'da Fransız yüksek
tabakasının rağbet ettiği en popüler evcil hayvan olmuşlardır. Fransa ve
İngiltere gibi ülkelerde yetiştirilmiş, daha sonra yününden yararlanmaya
başlanılmış ve bundan sonra bütün Avrupa'ya yayılmıştır.
1900'lü yılların
başında ise Amerika'da tanınmaya başlanmışlardır. Birçok varyetesi
türetilmiştir. En meşhurları İngiliz, Fransız, Dev ve Satin türleridir.
Bugün bu
tavşan türü sadece yün üreticileri tarafından özel olarak yetiştirilmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa, Macaristan, Arjantin, Şili, Almanya, Brezilya bu
tavşandan yün üreten başlıca ülkelerdir. Tavşan yününü işleyen en önemli
ülkeler ise İtalya, Japonya, Almanya, Fransa, Hindistan ve Şili'dir.
Dünyada Ankara tavşanı yünü üretimi 8.000-12.000 ton olup üretimin %90'ı Çin Halk Cumhuriyeti tarafından yapılmaktadır.
Ankara
tavşanının yetiştirilmesinin ilk amacı yün üretimidir. Sıcak tutması açısından
koyun yününden iki kat daha değerlidir. Ancak beslenmesi özellikle kırkılacak
uzunluğa gelene kadar tüylerinin korunması zor, özel beslenme alanına ihtiyaç
duyduğundan pek yaygınlaşamamıştır.
Irk
Özellikleri:
Ankara
tavşanında boyun kısa, baş yuvarlak ve orta büyüklüktedir. Kulakları dik, iki
yana açık ve uçlarında birer püskülü vardır. Kulakların iç yüzleri ince, kısa
ve seyrek tüylerle örtülüdür. Kulağın dış yüzü ipeksi, ince uzun tüylerle
kaplıdır. Beyaz tavşanlarda gözler kırmızıdır. Bu albino olmalarından ileri
gelir. Vücutlarında renk verici (pigment) bulunmaz.
Ayaklar ince
uzundur ve uzun tüylerle kaplıdır. Kemikler ince ve sağlamdır. Ortalama canlı
ağırlıkları 3,5-4 kg’dır. Ergin canlı ağırlık dişilerde erkeklerden daha
fazladır. Bu hayvanlar 3-4 aylıkken cinsel olgunluğa gelirler. Fakat çiftleştirme
için en uygun yaş 7-8 aylık yaştır. Bir batında 5-6 adet yavru doğuran Ankara
tavşanlarında sütten kesim çağındaki kalan canlı yavru sayısı ortalama 3’tür.
Yavrular 6 haftalıkken sütten kesilirler.
Verim
Özellikleri:
Ankara
tavşanlarının ekonomik ömürleri 4 yıldır. Ankara tavşanının İngiliz, Fransız,
Alman, Rus, Tanghang, Satin gibi çeşitli tipleri vardır ayrıca 12 değişik rengi
mevcuttur. Fakat en çok tercih edileni albino olan beyaz Ankara tavşanıdır.
Ankara Tavşanı diğer tavşan türleriyle karşılaştırıldığında daha fazla ilgiye
ihtiyaç duymaktadırlar. Yün üretimi bu nedenle iş gücünün düşük olduğu
ülkelerde gelişmiştir.
Tavşanın
beslenmesi de diğer hayvanlara göre kolaydır, yediği yem maddelerini kolayca
ete çevirebilir. Tavşanlar sadece 2.5-3 kg yem yiyerek 1 kg et
tutabilmektedirler. Diğer evcil hayvanlarda 1 kg et için tüketilen yem miktarı
daha fazla olup, bu miktar koyunlarda 9 kg, sığırlarda ise 10 kg civarındadır.
Birinci
kalite tavşan yünleri manto, etol, şapka gibi giysilerin yapımında kullanılır.
Daha düşük kaliteli yünler oyuncak, terlik yapımında yünü alınmış deriler ise
yapıştırıcı ve yem sanayinde değerlendirilmektedir.
Ankara
tavşanları ilk olarak 2 aylık yaşta kırkılmaya başlanır. Sonra her 3 ayda bir
kırkılarak, yıllık 4 kırkım sonucu bir hayvandan 800-900 g kadar angora yünü
elde edilir. Yün veriminde; cinsiyet, yaş, canlı ağırlık, mevsim, gebelik
durumu ve kırkım aralığı gibi çevresel faktörlerin etkisi fazladır. Dişilerde
yün verimi erkeklere oranla %15-20 daha fazladır. Gebelik ve laktasyon, yün
verimini 1/3 oranında azaltır. kısısrlaştırılmış erkeklerde ise yün verimi
%15-20 oranında artarken, yem tüketimi azalmakta, hayvan sessiz, sakin bir hal
almaktadır. Bu da grup halinde barındırılmasını mümkün kılmaktadır.
Ankara
tavşanında görülen ölümlerin %50 ve daha fazlası kırkımdan sonraki ilk haftada
ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kışların özellikle çok şiddetli olduğu
bölgelerde kırkımların soğuk aylara gelmeyecek şekilde planlanması
gerekmektedir.
Üreme ve
barınaklar
Tavşanlarda
ayak kemikleri ile deri arasında yumuşaklığı sağlayan bir kas tabakası yoktur.
Deri ve kemikler üzerine gelen basınç tamponlanmaktadır. Ayak, sadece ayak
tabanındaki tüylerle tabanındaki deri tabakası çok ince olduğu için taban
yaraları çok sık görülmektedir. Ayak tabanı yarasından ileri gelen ağrılar
nedeniyle tavşanların yem tüketimi düşerken, buna bağlı olarak vücut ağırlığı
ve yün verimi azalmakta olup hayvanın ömrü de kısaltmaktadır.
Ankara
tavşanları, cinsel olgunluğa ulaştıktan sonra 3.-4. aydan itibaren diğer tavşan
ırklarında olduğu gibi bireysel kafeslere alınmalıdır. İyi bir seleksiyon ve
bakım ile oluşturulan sürelerdeki yavrularda, 2,5-3 aylık iken kılların
uzunluğu 5-6 cm. olabilmektedir.
Kafes
ölçüleri 70-90 x 60 x 45 cm boyutlarında yapılmakta olup, boyutu küçük olan
kafeslerde hayvan bacaklarını uzatacak yer bulamadığından sürekli arka ayakları
üzerinde aynı pozisyonda oturur ve bu durumda ayak tabanı yaraları oluşur,
küçük kafeslerde yünlerde keçeleşme de artar.
Kafeslerin
tabanında yataklık kullanılmıyorsa, taban yaralanmalarını önlemek için
kenarları yuvarlatılmış ahşap ızgara kullanılmalıdır. Optimum ızgara genişliği
25-30 mm, ızgara aralığı 10-12 mm olmalıdır. Hayvan yününün temiz kalması için
kafes tabanı idrar ve dışkının çabuk uzaklaşmasına olanak sağlayacak şekilde
düzenlenmelidir.
Ankara
tavşanları üreme kapasiteleri yönünden değil, yün kabiliyeti yönünden ıslah
edildiklerinden damızlık ve laktasyon kondisyonları diğer tavşanlara göre
zayıftır. Ankara tavşanlarında elde çiftleştirme metodu uygulanır ve üreme
verimi diğer tavşan ırklarından %50 oranında daha düşüktür. Uzun olan yün
dişide embriyonik ölümlerde artmaya, yem tüketimi ve laktasyonda azalmaya;
erkekte cinsel aktivitede azalmaya ve spermatozoit dertormasyonlarına neden
olmaktadır. Tavşanlarda ovulasyon uyarılma yoluyla olduğu için dişiler kırkım
gününde çiftleştirildiklerinde gebe kalma oranı yükselmektedir.
Yazın
fertilite, sperma volumü ve motolitesi düşmektedir. Üreme gücünün artması için
hayvana hormon verilmesi (HCG, PMSG) ve suni tohumlama uygulaması
yapılabilmektedir. Ayrıca çok sıcak yaz günlerinde çiftleşmeye bir süre ara
vermek yararlı olacaktır. Üç yaşından sonra yün üretimi ve üreme yeteneği hızla
azalmaya başlamaktadır. Yün üretim miktarı ile üreme performansı arasında ters
ilişki vardır.
Erkek
tavşanlarda sperma üretimi 40-50. günde başlar. Seksüel olgunluk ise 110. güne
kadar sürer. İlk davranışlar ve çiftleşme bu günlerde görülürse de tam ve
sağlıklı bir çiftleşme yaşı 135-140. güne ayarlanmalıdır.
Dişiler
seksüel olgunluğa 10-12’inci haftada ulaşabilirler. Uygun çiftleştirme yaşı
131-150’nci günlerdir. Avrupa’da 120-130’uncu günde çiftleştirme yapılmakta ve
fertilite performansları iyi olmaktadır.
Tavşanın
hamilelik süresi 33 gündür. Bir batında 4-14 adet yavrularlar. Senede 10 defa
doğum yapabilirler.
Besleme:
Bir tavşan
günde ortalama 170 g yem tüketmektedir. Angora kılındaki keratin kükürtlü amino
asitlerce zengindir. Bu nedenle Ankara tavşanı rasyonlarındaki kükürtlü amino
asit miktarı yüksek olmalıdır. Yemde % 16-17 ham protein, %16,5 ham selüloz, %
2-3 ham yağ, 2750 kcal/kg sindirilebilir enerji bulunmalıdır. Kükürtlü amino
asit miktarının ise % 0,7-0,8 düzeyinde olması istenmektedir.
Kırkım:
Tavşanlarda
ovulasyon uyarılma sonucu oluştuğu için, kırkımın yaptığı uyarımla ovulasyon
oluşabilir bu nedenle dişi tavşan çiftleşme gününde kırkılırsa, gebelik oranı
%70 artar ve düşük bir embriyonik mortalite görülür. Kırkımdan 7 gün önce ve 21
gün sonra çiftleştiğinde ise gebelik oranı yaklaşık %59,3 olur. Bu süreler
dışındaki zamanlarda yapılan çiftleştirilmelerde ise gebelik oranı daha da
düşer. Bu nedenlerle damızlık tavşanlarla, yün veren tavşanların kırkım
periyodları farklıdır.
Bunun yanı
sıra kırkım aralıklarının azaltılmasıyla yün verimi, alınan yem miktarı, canlı
ağırlık, fertilite ve sperma motilitesi artar. Yün veriminde görülen bu artış,
yem tüketiminin yükselmesi sonucu yün büyümesinin uyarılmasından
kaynaklanmaktadır. Ancak, yün verimi, yem tüketiminden daha fazla oranda artar.
Özellikle 15 °C sıcaklıkta kısa aralıklarla yapılan kırkımlar, genç tavşanlarda
yem tüketimini ve dolayısıyla büyüme hızını artırmaktadır.
İki kırkım
arası sürenin kısa tutulması yüksek sıcaklıklarda olumlu etki oluşturmaktadır.
Ancak kırkım aralıklarının kısaltılmasıyla, yün uzunluğu nispeten biraz düştüğü
için (en fazla 6 cm) yünün kalitesi kötüleşir, ancak yünde keçeleşme oranı da
azalır. Yün kırkım periyodunun başlangıcında daha hızlı büyüdüğü için kırkım
aralığının kısaltılması, ortalama yün uzunluğu üzerine nispeten daha az etki
yapmaktadır.
Yünün büyüme
oranı, kırkımdan sonraki ilk üç haftada en yüksektir (yaklaşık 15,4mm). Daha
sonra büyüme yavaşlar, 4-6’ıncı haftalarda 14 mm, 7-9’uncu haftalarda 13,2 mm,
10-12’inci haftalarda 12,6 mm ve 13-15’inci haftalarda 10,7 mm’ye iner.
Yetiştirme
Sorunları:
Ankara
tavşanlarında midede tüy topaklanmasından kaynaklanan mide rahatsızlıkları çok
yaygındır. Hayvan kendi tüylerini yutarak tüy topaklanmasına neden olmaktadır.
Bunun sonucu olarak; bu hayvanlar yeterince yem tüketemediklerinden vücut
ısılarını koruyamadıkları, bu topakların mideyi tıkayarak genellikle hayvanın
ölümüne yol açtıkları görülmektedir. Tüy topaklanmasının önlenmesi için
hayvanların haftada bir kez aç bırakılarak sadece kuru ot ve su ile beslenmesi
önerilmektedir. Ayrıca ananas suyu ve papaya hapının da tüy topaklanmasına
karşı iyi geldiği bildirilmektedir.
Anaların
gebelik sırasında ve doğumdan sonra yetersiz beslenmesi, korkutulması, kalıtsal
nedenlerle kanibalizm görülür. Bu durum, tavşanlarda anaların yavrularını
yemesi şeklinde görülür. Böyle analar damızlıktan çıkarılmalıdır.
Tavşanlar arasında üstünlük kavgası
görülebilir. Bu durumu ve yünlerinin keçeleşmesini önlemek için, cinsel
olgunluktan itibaren ( 3-4 aylıkken ) bireysel kafeslere alınmalıdırlar.
Kaynak:tarim.gov.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen Yorumlarınızı Yazınız...
Admin