Zeolitler bir mineral grup olarak adlandırılır. Volkanik küllerin su ortamında değişime uğraması sonucunda oluşurlar.
Hayvan
Beslemede Kullanımı
Zeolitlerin 1965 yılından
beri besi yemlerinde kullanımı konusunda yapılan çalışmalarda; %1.5-15 arasında
değişen düzeylerde karma yemlere katılmasının hayvan sağlığını bozmaksızın
canlı ağırlıkları artırdığı kaydedilmektedir.
Beside genellikle klinoptilolit
ve mordenit çeşitleri kullanılmakta olup, yem katkı maddesi olarak kullanılan
zeolitler %75-85 oranında klinoptilolit içermeli ve bor içeriği 10 ppm’ den
düşük olmalıdır (Anonim, 2001). Klinoptilolit yemlere katıldığında; toksinleri
tutup, yemdeki besleyici maddeleri absorblamasıyla daha etkin bir yem tüketimi
sağlar, hazmı kolaylaştırır ve besin maddelerinin daha etkin bir şekilde
tüketimini sağlar.
Klinoptilolitin yem değerini arttırmasıyla üretim maliyeti
düşmekte ve besi süresi kısalmaktadır. Keza sindirim sistemine girdiği andan
atılıncaya kadar devamlı iyon değişimi yapar ve aktif kalır. Alüminosilikat
yapı bozulmadığından da, sistemde birikmez, kana karışmaz ve tamamı vücut
dışına atılır. Doğal zeolitler diğer yem içerikleriyle (vitamin, antibiyotik,
iz elementler veya fosfatlar) interaksiyona girmezler (Pond ve ark., 1988), yem
dönüşüm oranı, performans ve yem tüketimi üzerine aflatoksinin olumsuz
etkilerini minimize ederler (Parlat ve ark., 1999; Oğuz ve Kurtoğlu, 2000),
hayvanların karaciğerlerindeki mikotoksin konsantrasyonlarını azaltırlar (Oğuz
ve Kurtoğlu, 2000; Rizzi ve ark., 2003) ve hayvan sağlığını iyileştirip,
biomass (bağırsaklarda sindirilemeyen bir mannanoligosakkarit) üretimini
arttırırlar (Papaioannou ve ark., 2004).
Klinoptilolit, yüksek oranda nem ve
yağı bünyesinde depolayabilmektedir. Bu nedenle yemlerde depolama sırasında
nemden kaynaklanabilecek oksidasyon ve küflenmeyi engeller. Rasyon enerjisinin
arttırılması için ilave edilen sıvı yağların yemden serbest bırakılmasını ve
depoda okside olmasını engeller. Yem hazırlanmasında çok iyi bir pelet
bağlayıcı ve kekleşmeyi önleyici olarak görev yapar ve peletlerin depolanma ve
taşınmasındaki kırılmayı azaltır (Angulo ve ark., 1995). Klinoptilolit, geviş
getiren hayvanların işkembelerinde oluşan amonyağı absorbe ederek,
mikroorganizmaların protein sentezi için ihtiyaç duydukları azotun kesintisiz
olarak ortamda bulunmasını sağlar.
Ayrıca absorbsiyon gücü ile rumende
oluşabilecek aşırı amonyağı tutarak hayvanı toksik düzeydeki amonyak birikimine
karşı koruyabilmekte ve gaz sıkışmalarını azaltmaktadır. Dışkının nem içeriği
azaltılarak, barınak içerisindeki kötü koku oluşumunun engellendiği, sinek
larvalarının sayısının azaltıldığı bildirilmiştir. Yapılan deneylerde yemlerine
klinoptilolit eklenen hayvanlarda ishal vakalarında bariz azalma görülmüş ve
Eylül 1995’den beri içerisinde saflaştırılmış klinoptilolit bulunan bir ilaç
olan Enterex, Cuban ilaç kontrol şirketi tarafından ishal kesici bir ilaç
olarak kabul edilmiştir (Sampson, 2006). Altlık olarak 5-8 mm kalınlığında
klinoptilolit serildiğinde; zemin çamurlaşmaz, sürekli ıslak ve soğuk altlık
üzerinde yatmaktan kaynaklanan ishal vakaları önlenir, hayvanların ayakları
çatlamaz (Anonim, 2008)
Kanatlı
Kümes Hayvanlarında Kullanımı
Klinoptilolit, kalsiyumun
işlerliğini arttırdığından yumurtaların kabuk kalitesini iyileştirir, kabuksuz
veya çatlak yumurta oluşumunu engeller. Keza yumurta kabuklarının
pürüzsüzlüğünü önler, doğal bir renk kazandırır, raf ömrünü uzatır ve verimi
düşen yaşlı hayvanlardan standarda yakın verim alınmasını sağlar. Hayvanların
kemik yapılarını destekleyerek, özellikle broyler yetiştiriciliğinde görülen
bacak kusurlarını ortadan kaldırır, sürünün birörnekliğinin bozulmasını
engeller, ölüm oranlarını azaltıp, verimi arttırır ve dışkının su içeriğini
azaltır.
Altlıkların ve dışkının kuru olması, kümes havasının temiz olmasını
sağlar ve hayvanları hastalıklara karşı korur (Mumpton, 1999). Nitekim broyler
rasyonlarına %2, altlıklarına ise 2 kg/m2 klinoptilolit uygulanan bir çalışmada
büyüme ve altlık kalitesi üzerine klinoptilolitin olumlu etki yaptığı
belirlenmiştir (Karamanlis ve ark. 2008). Volkanik kökenli klinoptilolit (en az
%85 klinoptilolit ve en fazla %15 feldispat, mika ve kil içeren, kuvars ve
fiber içermeyen volkanik orijinli sulu kalsiyum alüminoksit formunun broyler
yemindeki oranı en fazla 20 g/kg seviyesinde olmalıdır (Anonim, 2010). Suchỳ ve
ark., (2006), broyler rasyonlarına %1 ve %2 düzeylerinde klinoptilolit
eklemişler, hayvanların sağlık durumlarının iyi olduğunu, ölüm oranının
düştüğünü, yemden yararlanmanın diğer gruplarda iyi olmakla birlikte; %2
klinoptilolit verilen grupta kötüleştiğini, fakat canlı ağırlık üzerine olumlu
etki gösterdiğini, kümesteki amonyak oranını %30 oranında azalttığını,
klinoptilolittin tavukların yaşıyla orantılı olarak arttırılmasının uygun
olduğunu bildirmişlerdir. Yumurta tavuğu rasyonlarına katılan %1.5 oranındaki
doğal zeolitin yumurta verimini arttırdığı, %2.5-3.5 oranlarındaki zeolitin
istatiksel olarak önemli olmamakla birlikte, yem tüketimini düşürdüğü ve
dolayısıyla yemden yararlanma üzerine olumlu etki yaptığı tespit edilmiştir
(Balevi ve ark., 1999). Yumurta tavuğu rasyonlarına geç dönemde %1, 2 ve 3
düzeylerinde doğal zeolit ilave edilmesi, hasarlı yumurta oranını azaltmıştır (
Çelebi ve ark., 2004).
Yumurta tavuğu rasyonlarına %3.5 Ca + %1 ve %2
seviyelerinde klinoptilolit eklenerek yapılan bir çalışmada; %2 klinoptilolit
uygulanan grupta yem tüketimi ve yumurta ağırlığının en yüksek, yemden
yararlanmanın ise %6.25 oranında iyileştiği bildirilmektedir (Gezen ve ark.,
2004). Broylerlerde rasyona 15g/kg klinoptilolit eklenmesinin aflatoksinin
olumsuz etkilerini önemli derecede azalttığı
(Oğuz ve Kurtoğlu, 2000), %1.5 - 2.5 klinoptilolit eklenmesinin serum Ca
ve P seviyelerini değiştirmediği, materyalin inert formda olduğunu ve toksisite
göstermediğini ve %1.5 seviyesinin aflatoksinin toksik etkilerine karşı %2.5
seviyesinden daha koruyucu bulunduğu bildirilmiştir (Oğuz ve ark., 2000).
Broyler rasyonlarına %1.5-2.5 seviyelerinde klinoptilolit ilavesinin patolojik
değişiklik oluşturmadığı, nispi organ ağırlıklarını etkilemediği, timus
ağırlığının %1.5 seviyesinde arttığı bildirilmiştir (Ortatatlı ve Oğuz 2001).
Büyükbaş
Hayvanlarda Kullanımı
Zeolitler ruminantların bulunduğu ortamlardaki
idrar ve dışkıdan kaynaklanan amonyak ve metan kokusunu absorbe ederek, özellikle
genç hayvanlarda bu gazlardan kaynaklanan olası zatürre hastalığını ve verimde
azalmayı önlemektedir. Zeolitlerin hayvan altlıklarında kullanılmaları ile nem
absorblanarak, ahırın daha temiz olması sağlanmakta ve haşere oluşumu
önlenmekte veya azaltılmaktadır. Rumende açığa çıkan amonyumu tutup, iyon
değiştirici özellikleri nedeniyle kontrollü olarak ortama bırakırlar.
Bu yavaş
salınım sayesinde işkembedeki mikroorganizmaların devamlı ve kontrollü biçimde
çoğalmasıyla, hayvan beslemede büyük öneme sahip olan bakteriyel proteinin
oluşumu sağlanır. Yüksek amonyak konsantrasyonları toksik olabilir ve böylece
bağırsak epitel hücrelerinin bozulmasını arttırabilirler. Yemlerle alınan doğal
zeolitler, pH’yı ve gastrointestinal salgıları tamponlama kapasitesini ayarlar.
Keza ince bağırsak epiteli boyunca taşınmayı, bakteriyel floranın
kompozisyonunu ve bakteriyel ürünlerin rezorbsiyonunu, vitaminleri ve mikro
elementleri etkiler (Varel ve ark., 1987). Zeolitler amfoteriktir, asit ve
alkali ortamlarda çözülebilirler fakat onların çözülebilirlikleri genellikle
sindirim sisteminde düşüktür. Hayvanlar tarafından tüketilen zeolitte bulunan
serbest alüminyumun çok az miktarı bağırsaklardan emilir (Boranic, 2000;
Kyriakis ve ark., 2002). Doğum sonrası buzağıların ağız sütüne kg canlı ağırlık
başına 1g klinoptilolit eklenmesinin; solunum, ishal problemleri ve
antibiyotiklerin kullanımını azalttığı, immunoglobülin absorbsiyonu, total
proteinler, demir ve bakırın kandaki miktarını ise arttırdığı bildirilmiştir
(Vrzgula ve ark., 1988). Nestorov ve ark., (1985), 10 ve 184 günlük buzağıların
kaba yemlerine %5 doğal zeolit katılması sonucu canlı ağırlıkta %20 artış olduğunu, hayvanların
iştahının açıldığını, daha hızlı büyüdüklerini ve ishal vakalarının azaldığını,
daha fazla yem tüketimine rağmen, birim ağırlık artışı için yem masrafının daha
düşük olduğunu, keza doğal zeolitin bazı amino asitlerin azotunu adsorblayıp,
onları stabilize etmesiyle 1 kg karkas üretimi için gereken enerjiyi
azalttığını, bazı zeolitlerin yemden yararlanmayı %0.5 - 2 oranında
arttırdığını belirlemişlerdir.
Çolpan ve ark., (1995) da besi sığırlarında
konsantre yeme %1.5 oranında doğal zeolit katılmasının besi performansı ile
kesim ve karkas özelliklerini olumlu yönde etkilediğini tespit etmişlerdir. Besi
yemine %2 düzeyinde doğal zeolit katılması sonucunda; canlı ağırlık artışının,
yem tüketiminin ve yemden yararlanma oranının daha iyi olduğu gözlenmiştir
(Toker ve Köknaroğlu, 2004). Kuru dönemdeki süt ineği rasyonlarına %0, 1.25 ve
2.5 düzeylerinde klinoptilolit eklenmesiyle; serum mineral seviyesinin
değişmediğini, doğum felcinin şiddetinin azaltılmasında düşük maliyetli bir
tedavi olarak kuru dönemin son ayında %2.5 seviyesinde kullanımının uygun
olacağı belirtilmiştir (Katsoulos ve ark., 2005)
Küçükbaş
Hayvanlarda Kullanımı
Zeolitin rumende üreden
çözünen amonyağın fazlasını (%15’e kadar) depolayıp, zehirlenmeye karşı
koruduğu belirlenmiştir ( Kyriakis ve ark., 2002). Erkek merinos kuzularında
üreli rasyonlara %2.5, 5 ve 7.5 düzeylerinde zeolit eklenmesinin yapağı
mukavemetini artırdığını bunun da zeolitin yapısında Ca, P ve Si’un bulunması
sebebiyle olduğunu belirtmişlerdir (Çolpan ve Yalçın, 1986), Kuzuların %2
klinoptilolit içeren rasyonla beslenmesiyle; ağırlık kazancının arttığı, karkas
özellikleriyle, serum Na, K ve P değerlerini etkilemediği bildirilmiştir (Pond
ve ark., 1984).
Kuzu rasyonlarına %2 ve %4 düzeyinde klinoptilolit
eklenmesinin; canlı ağırlık artışı, yem değerlendirme, nisbi organ ağırlıkları
ile karaciğerdeki mineral seviyelerini etkilemezken, yem tüketimini önemli
seviyede etkilediği bildirilmiştir (Pond, 1989). Kuzu rasyonlarına %2 - 4
oranlarında doğal zeolit eklenmesiyle; canlı ağırlığın, kandaki üre ve amonyak
azotu düzeylerinin arttığı, rumen sıvısındaki üre ve amonyak azotu düzeylerinin
ise azaldığı saptanmıştır ( Filya ve ark., 1999).
Koyun rasyonlarına
klinoptilolit ilavesiyle, organofosfat zehirlenmelerine karşı rumen florasının
korunduğu bildirilmiştir (Nistiar ve ark., 2000). Sindirim sistemine
gastrointestinal nematodların verildiği kuzu rasyonuna %3 klinoptilolit
ilavesinin; nematodlarla mücadelede etkili olduğu, ilaçların et ve sütteki
kalıntılarının yok edilebileceği, canlı ağırlığı arttırdığı, yemden yararlanma
oranının ise 3.97’ten 4.26’ya çıktığı bildirilmektedir (Deligiannis ve ark.,
2005)
Kaynak:Dilek ŞENTÜRK DEMİREL (HR.Ü.Z.F. Dergisi, 2010, 14(2): 13-20)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen Yorumlarınızı Yazınız...
Admin